REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PORTALI

Iskence Ve Psikolojik Tesirleri

   
İşkence Ve Psikolojik Tesirleri
Dr. Polat HAS
       
İnsanlık suçu olan işkence, tarihi seyri içerisinde devam edip gitmiştir.
Bedeni tesirlerinin yanısıra menfi ruhi tesirleri olduğuna dair yayınlar
yapılmaktadır. Yayınlar en çok Kızıl Kmer rejiminden sağ kalan Kamboçyalılar,
Vietnam savaşından dönenler, Şili’de işkence görüp sağ kalanlar hakkındadır.
Bunlardan en fazla yayın Şililerle ilgilidir. Bunu takiben Yunan, İspanyol,
Kuzey İrlanda, Arjantinli vakalar gelmektedir (1,2). En çok görülen emareler
baş ağrısı, işitme bozukluğu, mide—barsak bozuklukları ve eklem ağrısıdır. En
sık rastlanan fiziki tespitler, derideki yara izleri, kırık ve çıkıklardır. (3)
275 işkence kurbanı üzerinde yapılan araştırmaya göre en sık görülen ruhi
arazlar kâbus görme, hafıza kaybı ve konsantrasyon zayıflığıdır. (3) Allodi ve
Cowgill’in araştırmalarına göre ise, en sık rastlanan belirtiler anksiyete
(sıkıntı) semptomları, fobiler, şüphecilik, korku, uykusuzluk ve kâbustur.(4)

Tarihi seyir içinde baktığımızda, ecdadımıza ait kara leke yoktur. Haçlı
seferleri sırasında, Haçlılar hâkim olduğunda işkence yapılmasına karşılık;
hadiseler tersine dönünce Müslümanların adaletini görüyoruz(5) Müslümanların
eziyet ve işkence yapmamasını Yüce

Beyan ve Yüce Rehberimiz sağlamıştır. Esir edilen düşman askerlerine iyi muamele edilmesi, eziyet ve işkence yapılmaması ile ilgili olarak İslam fukahasının, bilhassa Hamad İbn-i Ebu Süleyman’ın, Kur’an-dan (Bakara,190) istihraç ettikleri asli kaide, ki bu muameleye dair olarak, Milletlerarası hukukun zamanımızdaki telakkisine temel teşkil etmiştir.

Bakara suresinin zikrolunan 190. ayetinde deniliyor ki: “Sizinle dövüşenlerle
Allah yolunda dövüşün; haddi aşmayın, muhakkak ki Allah haddi aşanları sevmez.”
Bu durumda, esirlerin katledilmesi ve işkence caiz değildir.(6) Bu hususta
Peygamberimiz (sav) de örnek olmuştur. “Bedir’de müşrik esirlerden bazıları
yaralı idiler. Müslümanlar aynen kendi yaralılarını tedavi ettikleri gibi
bunların da tedavileriyle meşgul olmuşlardır. Müslümanlar bütün gazvelerinde
düşman yaralılarını asla ihmal etmemiş ve en iyi bir şekilde muamele
etmişlerdi. Çünkü böyle bir davranış şekli Müslümanlığın hayat anlayışının bir
tezahürüdür. İslam da bütün insanlığın dinidir. Müslümanlar, Bedir’de müşrik
ölülerini kendi şehitleri gibi defnederek, açıkta kalmaktan kurtarmışlardır. Oysa
müşrikler, Uhud’da Müslümanların şehitlerine karşı gayri insani tavırlar
takınmışlar, kulak-burun gibi uzuvlarını kesmişlerdi. Müslümanlar ise hiç bir
zaman düşman ölülerine böyle muamele yapmamışlardı. (7). Bu noktada Yüce
Rehberimiz “Bir zimmîye eziyet edenin hasmı benim. Ve ben kime hasım olursam
Kıyamet gününde ondan hakkımı alırım.” Bir zimmîye eziyet eden, bana eziyet
eder. Bana eziyet eden de Allah’a eziyet etmiş olar.’ (8) buyurmaktadır.

Konuyu sadece savaş veya gayri müslim açısından değerlendirmiyoruz. Peygamberimiz değil işkence, en ufak bir eziyeti dahi kabul etmemektedir. Peygamberimiz kötü bakışa bile tolerans göstermiyor. Bu hususta “Eziyet veren bir bakışla müslümana işaret
etmek, müslüman için helal olmaz” (9). Yine bu noktada “Allah’u Teala
müminlerin eza görmesinden ikrar eder’’, “Bir müslümanın diğerini
-kabaca-dürtmesi caiz değildir” “Müslüman elinden ve dilinden emin olunan
kimsedir.” “Müslümanların yolundan eziyet verici şeyleri kaldır”, ‘‘Halka
eziyet veren bir ağaç parçasını yol ağzından kaldırdığından dolayı cennette
gezinen bir adam gördüm.”(10) buyurması daha ziyade Batı’da gördüğümüz işkence
hadisesinin minimumu olan eziyet vakıasının müslüman ülkelerde son derece az
görülmesini izah eder. Konuya objektif ve mukayeseli bir yaklaşım yapan Fransız
bilgin Gustawe Le Bon der ki: “Az önce andığımız Kur’an ayetlerinden Hz.
Muhammed’in Yahudi ve Hıristiyanlara hoş görüsünün azami ölçülerde olduğunu ve
özellikle Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi önceden ortaya çıkan dinlerden hiç
birisinin benzeri şeyler söylememiş olduğunu gördük.” Robertson, “Şarklen”in
Tarihi adlı eserinde “Kendi dinlerine karşı hamaseti ve diğer dinlere uyanlara
karşı da hoşgörüyü bir arada bulunduranlar yalnız Müslümanlardır.” demektedir.
(8)


Kaynak lar:

1) Haley, S: Arc. Gen. Psychiatry. 30:191-196, 19 74.

2) Rasmussen, 0V: Dan. Med. Bu1L 27:241-243, 1980.

3) Goldfeld, A:JAMA. 259:2725-2729, 1988.

4) Allodi, E., Cowgill, G:Can. J. Psychiatry. 27;98, 1982.

5) Kutup, S:İslamda Sosyal Adalet, Celtüt mtb. (st. 197Ls:258.

6) Turnagil, A.R:İslömiyet ve Milletler Hukuku, Sebil yay. Ist. 972 s:185.

7) Mahmut Şit Hattab: Komutan Peygamber. Bir yay. Ist. 988 s:347.

8) Yusuf El Kardavi: Müslümanlar Gayri Müslimlere Nasıl Davrandı. İhya yay. İst. 985,s:20,37.

9) Talo, M:İslömda Karşılıklı Haklar ve Vazifeler Çile yay. İst. 5: 140.

10)Abdülvehhap Şarani: Is16 mda Kardeşlik Hukukunun Esasları. Sönmez yay. Ist. 975, s: 13, 14.