REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PORTALI

Nutfenin (Zigot) Yaratilisi

 
 
Nutfenin (Zigot) Yaratılışı
Dr. Arslan MAYDA
 


Bütün canlılar gibi insan da erkek ve dişiden yaratılır. Erkek ve dişinin üreme hücreleri rahim yolunun en geniş yerinde 12–48 saat gibi bir aralıkta buluşturularak yeni ve farklı bir insanın teşekkülünün başlangıç hücresi (zigot) meydana getirilir. Bu süre zarfında, başlangıçta 300–600 milyon sperm, yumurta hücresiyle buluşmak için yola çıkarsa, bunlardan takdir edilen biri yumurtaya girer. Döllenmenin olabilmesi için her atımda ortalama 400 milyon sperm bulunması gerekir. Bunlardan ancak 300-500 tanesi tüplerdeki yumurtayla birleşeceği yere gelir. Zîrâ zigotun teşekkülü için yumurtanın etrafına çok sayıda spermin ulaşması gerekir. Eğer atılan menideki sperm sayısı 60–70 milyon olursa, ancak 60-100'ü tüplerde yumurtayla birleşeceği yere gelir. Bu durum, erkekteki kısırlık sebeplerinden biridir.

Yumurtaya girmeye çalışan 300–500 sperm, yumurta zarının çevresinde sıra hâlinde bulunan hücre tabakasıyla (corona radiata) karşılaşır. Bu tabakadan, spermin ucuna yerleştirilmiş akromozumu1 patlatan bir sıvı salgılanır. Akromozom patlayınca serbest kalan çeşitli enzimlerden her biri spermin önündeki farklı bir engeli aşmakla görevlidir. Meselâ, hyalorinidaz enziminin görevi, yumurtayı korumakla vazifeli zarın dışındaki hücre tabakasının (corona radiata) delinmesidir. Böylece sperm buradan geçerek yumurtanın zarına (zona pellucida) yapışır. Zar engelini aşma görevi ise, tripsin benzeri parçalayıcı (proteolitik) enzimlere verilmiştir. Zar tabakasına yapışan birkaç spermden yalnız biri, nâdiren ikisi girer. Yumurta etrafında bulunan spermlerin tek değil de çok sayıda olmasının sperm girişini kolaylaştırdığı tahmin edilmektedir.

Sperm yumurtaya kuyruğu ile girer fakat kuyruk zarı dışarıda kalır. Sperm içeri girdikten birkaç dakika sonra yumurtanın koruyucu zarından (zona pellucida) kalsiyum difüzyonu başlar; buna bağlı olarak granüller serbest bırakılır, reseptörler yok edilir ve yapısında değişiklik olur. Neticede zarda, ikinci spermin girişini engellemek üzere kalın bir tabaka oluşur.

Sperm yumurtanın içine (sitoplazma) girdikten sonra, her biri 23 kromozom ihtiva eden sperm ve yumurta hücrelerinin çekirdeklerinin zarlarının (pronükleusları) birleşmesiyle kaynaşma (füzyon) hâdisesi gerçekleşir ve yeni bir insan yavrusunun teşekkülü için gerekli olan 46 kromozomluk genetik kütüphane inşa edilir. Ardından ilk mitoz bölünmeyle iki hücreli zigot safhasına geçilir. Daha sonra, embriyo anne rahmi olan sağlam karargâha yerleşerek şekillenmeye başlar. Buradaki genetik bilgilerden inşa edilecek olan çocuk miras aldığı gen havuzunun hususi ve farklı bir çeşidi olduğundan anne, baba ve dolayısıyla her iki taraftaki yakınlarına (dede, nine, amca, dayı, hala, teyze) çeşitli derecelerde benzerlik gösterir.

Hz. Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem)Genetik İlmine Dâir Mu'cizevî Beyanları
Anne karnındaki yavrunun anne ve baba tarafından gelen genetik hususiyetleri taşıdığına Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) çeşitli beyanlarıyla işaret buyurmuşlardır:
Peygamber Efendimiz'e (sallallahü aleyhi ve sellem) bir Yahudi, "Ey Muhammed, insan neden yaratılır?" diye sorunca, Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ey Yahudi! Erkek ve kadın nutfesinin her ikisinden, her ikisinin karışımından yaratılır." buyurmuştur. Bu cevabı alan Yahudi, "Senden önce Hz. Musa da böyle söylemişti." demiştir.2
Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) benzeme veya gen yoluyla karakterlerin geçişine aşağıdaki hadîs-i şerîfleriyle ışık tutmaktadır:

"Ümmü Süleym, Efendimiz'e (sallallahü aleyhi ve sellem) sordu:
- Kadınlara yıkanmak var mıdır?
Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular:
- Evet! Menisi dışarı çıkıp görüldüğü zaman yıkanması lâzımdır.
- Kadınlar ihtilam olur mu?
Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) cevap verdi:
- Allah hayrını versin! Çocuk niçin anasına benzer ki?!.."3

Yukarıdaki hadîs-i şerîften de anlaşıldığı gibi, kadınların ihtilam olduğunu ilk söyleyen insanlığın büyük muallimi Efendimiz'dir (sallallahü aleyhi ve sellem).
1856–60 yılları arasında ancak anlaşılan baskınlık kavramını ilk defa dile getiren de aşağıdaki hadîsleriyle İnsanlığın İftihar Tablosu (sallallahü aleyhi ve sellem) olmuştur: "Cinsi münasebet sırasında ana rahminde kimin menisi öne geçip galip gelirse çocuk onun tarafına benzer. Eğer denk olursa benzerlik her ikisine birden olur."4 "Cinsi münasebette bulunduğu zaman erkeğin menisi kadının menisinin önüne geçip galip gelirse babasına, kadının menisi erkeğin menisinin önüne geçip galip gelirse çocuk anasına benzer"5 "Kadının menisi erkeğin menisine galip gelirse çocuk dayılarına, erkeğin menisi kadının menisine galip gelirse çocuk amcalarına benzer."6

Bir başka hadîste de soya ait büyük gen havuzundaki çekinik karakterlerin birkaç nesil sonra birleşerek baskın vaziyette ortaya çıkabileceğine işaret buyrulmaktadır:
"Siyahî bir erkek çocuğu olan adam Efendimiz'e (aleyhiekmelüttahaya) geldi:

- Karımdan şüphe ediyorum.
Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) sordular:
- Senin develerin var mıdır?
- Evet
- Peki, renkleri nasıldır?
- Kırmızıdır.
- Bunların içinde boz deve var mıdır?
- Vardır.
- O hâlde boz renk bunlara nereden geldi?
- Soyundan bir damara çektiği umulur.
- İşte bu çocuğun da soyundan bir damara çektiği umulur.7

Dipnotlar
1. Olgun bir sperm hücresinin baş kısmında Lizozom enzimlerince zenginleştirilmiş bir akromozom bölgesi ayırt edilir. Lizozom enzimleri döllenme sırasında yumurta hücresinin zarını deler ve döllenmeyi sağlar.
2. Ahmet bin Hanbel, Aynî, Ramuz, K.Ummal, C.Sagir
3. Buhari, Müslim, Ebû Davud, Aynî, Ahmet bin Hanbel
4. Müslim, İbn-i Mâce
5. Buhari, Ahmet bin Hanbel
6. Buhari, Müslim, Ebû Davud
7. Ebû Davud, Müslim, Ahmet bin Hanbel, İbn-i Mâce