REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PORTALI

Yetiskinlik Psikolojisi

YETİŞKİNLİK DÖNEMİ

İnsan hayatında, belli fizyolojik ve psikolojik özelliklerin ağırlaştığı dönemler vardır. Psikologlar bu özellikleri dikkate alarak insan hayatını çeşitli dönemlere ayırarak her dönemi kendi belirgin özelliklerine, tutum ve davranış çeşitlerine göre tasnif etmişlerdir. Ancak insan hayatını kesin yaş çizgileriyle sınıflandırmak şüphesiz mümkün değildir. Zira kalıtım, beslenme, fiziki çevre (mesken-iklim) ve sosyo-kültürel ekonomik şartlar (sosyal çevre) bireyin gelişimini etkileyen önemli faktörlerdir. Bunlar bireyin gelişimini etkileyen faktörler olduğu için, bu değişkenlere bağlı olarak kişiden kişiye bazı farklılıklar görülebilir.
Anormal gelişme ve duraklamalar gösteren kimseler bir yana bırakıldığında bu dönemler ve yaş sınırları şöyledir (Peker, 2003, s. 105; Holm, 2004, s. 83):

YAŞ (k/e) DÖNEM
0-2 Bebeklik
Çocukluk
2-6 İlk Çocukluk
6-11k/13e Son Çocukluk
Ergenlik
11-15/13-17 İlk Ergenlik (Delikanlılık (kızlar içinde söylenebilir mi?))
15-21/17-22 Son Ergenlik (Gençlik)
21-40 Yetişkinlik
40-60 Orta Yaş
60- Yaşlılık

Bu dönemler, Allah inancı, dini duygu, düşünce ve tutumlar açısından da birbirinden farklı bazı özellikler taşır. Sosyal bilimler, yetişkinlik yıllarını bazı alt dönemlere ayırma konusunda tam bir fikirliği içinde değildir. Burada sıralanan dönemler yada gelişim aşamaları biyolojik ve sosyal faktörlere bağlı olarak bireysel anlamda değişebilen izafi (göreceli) sınırlardan ibarettir.
İnsan hayatı boyunca çeşitli alanlarda değişime uğrar: bunu fizyolojik olarak (organların gelişmesi ve neticede yıpranması), zihinsel entelektüel alanda (insan için karekteristik bir nitelik taşır) ve toplumsal alanda (bireylerin olgunlaşma sürecinde belirleyicidir) görmek mümkündür. İnsan hayatı boyunca süren gelişimi birbirinden farklı faktörlere bağlıdır. Bu noktada en belirleyici öneme sahip olanlar her şeyden önce –salt biyolojik anlamda- doğuştan gelen yeteneklerdir. Ancak gelişme ve olgunlaşma, büyük ölçüde çevreye yani iç grupta başka bir ifadeyle bireyin üyesi olduğu ve kendini özdeşleştirdiği sosyal grupta elde ettiklerine de bağlıdır (Çocuk fıtrat üzerine doğar…).
İnsan, dünyada yaşadığı hayatıyla ilgili anlamlandırma sistemlerine ihtiyaç duyduğu gibi, varoluşun taleplerine karşı olumlu ve olumsuz yüzleşmeye yönelik de bir takım anlamlandırma sistemlerine ihtiyaç duyar. Özellikle zihinsel ve toplumsal gelişim, bireysel dini tutumda belirleyicidir (Holm, 2004, s. 84).
Biz burada yetişkinlik yıllarını ilk, orta ve son yetişkinlik yılları olmak üzere üçe ayırarak ilk iki dönemi incelemek istiyoruz.
1. İLK YETİŞKİNLİK DÖNEMİ:
Sosyal bilimciler bu dönemi kronolojik olarak 18 yaşından 40 yaşına kadar süren bir yaş dönemi olarak kabul etseler de Levinson
[1] gibi bu devreyi daha küçük birimlere ayıranlar da vardır (Köylü, 2004, s. 54). Ergenlik döneminin sonlarından orta yaşlılık döneminin başlangıcına (40 yaşa) kadar olan yılları kapsayan 20-40 yaş arasını ilk yetişkinlik dönemi olarak ele alacağız.
20-40 yaş arası olarak kabul ettiğimiz ilk yetişkinlik dönemi, insan hayatının hemen hemen her yönden insan hayatının en yoğun olduğu dönemlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz.
20-22 yaşlarında kişinin din konusunda belirli bir karara varmış olması beklenir. Başka bir ifadeyle kişi bu yaşlarda artık hayatının sonuna kadar ufak tefek değişikliklerle yetineceği bir inanç ve hayat felsefesi geliştirir.
Çocukluktan itibaren din ile ilgili öğrenilen ve ilişkide bulunan kişilerin etkisi, onun dine ilişkin lehte ve aleyhte bir tutum kazanmasını sağlar. Bu dönemdeki genç, mevcut dinin ya hepsini olduğu gibi kabul etmiş, ya da bazı noktalarını benimseyip bazı noktalarını reddetmiştir.mesela dinin inanç yönünü alır, ibadet yönünü terk eder. Yahut da dini inkar yoluna sapar (Dalat, 1956, s. 372; Peker, 2003, s. 175).
Yirmi yaş civarında kişiler temel yetişkinlik kimliğini oluştururlar. Bu anlamda kişi kendi görevlerini yaparak topluma katkılar sağladığı bir döneme girer. İlk yetişkinlik döneminde önemli değer yargılarının belirginleştiği, geleceğe yönelik önemli kararlar alınır ve hayat planları yapılır. İlk yetişkinlik yılları önemli kişisel kararların alındığı bir dönem değildir. Bu dönemde toplumun büyük istek ve beklentileri de söz konusudur.
Bu dönemin en önemi gelişim özellikleri olarak evlenme, bir eşle birlikte yaşamayı öğrenme, aile hayatına başlama, çocuk büyütme, evi idare etme, vatandaşlık görevlerini üstlenme ve sosyal bir gruba dahil olma gibi faaliyetler sayılabilir (Köylü, 2004, s. 55). Bu dönemin özelliklerini biyolojik, psikolojik ve sosyal yönüyle incelemek uygun olur.
a) Biyolojik (Fiziki) Özellikler: Ergenlik döneminin sonları ve ilk yetişkinliğin başlarına doğru hemen hemen bütün bedeni (fiziki) gelişme ve olgunlaşma tamamlanmıştır. Özellikle ilk yetişkinlik yılları (18-40) hayatın en faal ve parlak dönemidir. Genelde bu dönemde ergenlik döneminin özellikleri olan güç, kuvvet, tazelik ve genel gençliğin fiziki çekicilik devam eder.
Fiziki açıdan kas ve kemik gelişimi 18-0 yaş civarında tamamlanmıştır. Ancak potansiyel olarak güç ve kuvvetteki artış devam eder. Bununla beraber 30 yaşlarına kadar devam eden bu en üst düzeyde gelişmişlik hali pek uzun süre devam etmeyecektir. Kişilere göre farklılık olsa dafiziki gerileme daha ilk yetişkinlik yıllarının sonlarında başlar.
İlk yetişkinlik döneminin temel özelliklerinden birisi de zihni kapasitenin en zirveye ulaşmasıdır. Zeka en yüksek seviyeye ulaşır, soyut düşünebilir ve tüm mantıksal işlemleri yapabilir. Bu yetişkinin artık dini ve felsefi ideolojileri anlayabileceği, sorgulayabileceği ve kendini anlayışına göre yorumlayıp ifade edebileceği anlamına gelir.
Bu dönemde kişi evrende hayatın anlamını düşünebilir. Siyaset ve sosyal kurumlarında ve anne-baba davranışlarındaki mantıki kusurları bulup görebilir.
  • Zihni olarak kimlik ve kişiliklerle ilgili soruları ortaya koyabilir.
  • Bilişsel (zihni muhteva) olarak bir ahlaki değerler sistemi bir dünya görüşü gösterebilir.
  • Mesleğinde ihtiyaç duyabileceği zihinsel metotve tek bilgileri öğrenme kapasitesine sahiptir.
  •  
  • Ötekilerin görüş ve değerlendirmelerini anlayıp değerlendirebilecek kapastedir.
Bu fiziki özelikler aşağı yukarı 40 yaş civarına kadar hemen hemen en üst düzeyde devam eder. 30’lu yaşlar yetişkinlik dönemi yaş değişikliklerinde dönüm noktaları olarak görülür. Bunun sebebi ise bir çok biyolojik fonksiyonların o döneme kadar aşağı yukarı en yüksek seviyede kalması ve ondan sonra da tedrici olarak düşüşe geçmesidir. 30 yaş civarlarında kişi en yüksek biyolojik ve psikolojik kapasitelere yakın ve yetişkinlik dairesi içindedir.
İlk yetişkinlik yılları (20-40 yaş arası) en büyük biyolojik zenginliklerin yaşandığı kadar, en büyük tezat ve stresin yaşandığı bir dönemdir. Zira bu dönemde insan, bir taraftan acil olarak kişisel tatminler yada hazlar peşindedir. Diğer taraftan ise toplumda yerini bulma ve statü kazanma çabası içindedir. Bu durum, kişi için hem tatmin verici hem de stres vericidir (Levinson, 1988, s. 23; Köylü, 2004, s. 57).
b) Psikolojik Özellikler: İlk yetişkin dönemi biyolojik bakımdan olduğu kadar psikolojik açıdan da en yoğun dönemdir. Erikson
[2] bu dönemdeki kişilerin psikolojik çatışma ve bunalımlar içinde olduğunu ileri sürer. Genç yetişkinlerin, bu dönemde kendi kimliklerine kavuşma konularında odaklandığını, bu kimliği diğerleriyle geliştirerek, samimi bir dostluk ve arkadaşlık/yakınlık arayışı içinde oldukları ifade edilmektedir. Keza bu dönemde gençlerin anne ve babaların ahlak ve dini inançlarıyla ilgilendikleri dini otorite olarak gördükleri kişilerde çok canlı bir ilişki içinde oldukları ileri sürülmektedir (Köylü, 2004, s. 57).
İlk yetişkinlikteki kişileri diğer gruplardan ayıran ve belirleyici olan üç temel psikolojik konu vardır: İlki bağımsızlık; ikincisi kişilik; üçüncüsü ise yakın ilişki ve dostluk. Bunlar çeşitli sosyal görevlerle ilgilidir.
Bu dönemin ana uğraşı alanları “evlilik, yüksek okul, askerlik, bir iş arama veya meslek edinme, aile ve toplumla yeni ilişkiler kurma” gibi çeşitli bireysel ve toplumsal görevlerle ilgilidir. Bu toplumsal görev ve faaliyetler sadece bu dönem yetişkinleri için değildir. Fakat bunların çoğunlukla bu dönemde olduğu yetişkinliği diğer gruplardan ayırdığı da bir gerçektir (Köylü, 2004, s. 57).
Psikologlara göre yetişkinlik “öncesi ve sonrası olan özel hayat basamaklarıyla bağlantılı bir hayat süreci”dir. Bu yaklaşıma göre yetişkinliğe etki eden psikolojik, biyolojik ve sosyo-kültürel etkenlerin birbiriyle olan etkileşimi ve etkisi önemlidir. Yetişkin insan, kişilik özellikleri bakımından oldukça tutarlı ve özel bir yapıya sahiptir. Bu kişilik özelliklerinin ve davranışların çoğunluğu sosyo-kültürel çevreden ve gündelik hayattan etkilediği konusunda görüş birliği vardır.
İlk yetişkinlikte genç yetişkinlerin bağımsızlık özelliği en belirleici psikolojik özelliktir. Bu gelişim basamağının en göze çarpan özelliği gençlerin kendilerini aile bağlarından ayırmaları ve toplumda kendi kişiliklerini korumadır.
Bir taraftan anne babasıyla çatışma yaşarken, diğer taraftan da ayrılana ve yalnız kalma duyguları yaşanmaktadır. Merrian ve Ferro’ya
[3] göre birey kendi bağımsızlığını korudukça ebeveyninkinden farklı bir değer sistemi geliştirebilir (Köylü,2004, s. 58).
Bu psikolojik bağımsızlık özelliğinin kazanılması üniversiteye, askere, iş için gurbete gitme, evlenme ve ayrı bir yuva kurma gibi gerçekten aileden uzaklaşmasıyla gerçekleşebilir. İlk bakışta kişisel bağımsızlık olumsuz gibi gelse de, sağlıklı bir genç gelişimi için psikolojik bağımsızlığının kurulması gerekir.
Bu dönemin ikinci psikolojik özelliği kişilik problemidir. Kendine özgü bir kişiliğin kurulması, ergenlik döneminden gençliğe ya da ilk yetişkinliğe geçişin bir parçasıdır. Ancak bu kişilik, genç bir kişinin ben-merkezli dünyasından çeşitli seçeneklerin ve değerlerin bulunduğu daha geniş bir dünyaya geçiş yapmasıdır.
İlk yetişkinlik döneminin üçüncü temel özelliği ise “yakın ve samimi bir ilişki ve dostluk kurma” duygusudur. Bu dostluk hemcinsinden bir veya birkaç arkadaşıyla olabileceği gibi, karşı cinsten bir kişiyle de olabilir (okul, asker arkadaşı veya sevgili gibi…).
Bu dönemde arkadaşlık dostluk için temel unsurdur. Arkadaşlık demek “benimle birlikte olmak isteyen, beni dinleyen, benimle mutlu olan, benimle birlikte üzülen, hasılı olumlu veya olumsuz her şeyi paylaşan kişi olmak demektir.
Arkadaşlığın devamı, diğerlerine karşı yapılabilecek güzel davranışlarla orantılıdır. Kimlik ile dostluk kurma arasında sıkı bir ilişki vardır ancak önce kişilik, sonra dostluk gelir.
Açıkladığımız bu üç özelliğe ilave olarak genç yetişkinlik döneminde sıkça rastlanan bir başka özelik de toplumdan soyutlamadır. Bu toplumdan soyutlama çoğunlukla korku doğurur. Soyutlanma (izalasyon) bir birey olarak görünmeme ve gözden kaybolma korkusudur. Burada aynı zamanda tanınmamış bir kişi olarak kalma lorlusu da söz konusudur. Bu açıdan genç yetişkinler psikolojik bir bunalım içine düşebilirler.
İlk yetişkinlik dönemine ait duygusal gelişim de önemlidir. Duygusal gelişim konusu psikoloji alanında en az anlaşılan ve en zor problemlerden biridir. Bununla beraber din eğitimcilerine göre duygu gelişimi, din eğitimi ve ahlak gelişiminin ayrılmaz bir parçasıdır.
Bu dönemde “değerlerin insanileştirilmesi” ve değerlerin toplumdaki fonksiyonlarına karşı ilgi ve dikkat söz konusudur. Ahlak kuralları basit bir şekilde mutlak ve değişmez kurallar olarak değil aksine daha çok kişisel değerlendirmelere ve hayat tecrübelerine göre algılanır. Buna bağlı olarak da genç yetişkinler diğer grupların refahına karşı büyük ilgi duyarlar. Bu dönemde hem bireylere hem de tüm insanlığa karşı empati eğilimi olabilir. Elias’a
[4] göre genç yetişkin “hastaya, fakire ve mazluma karşı büyük ilgi duyarak daha çok değer vermeye başlar (Köylü, 2004, s. 59).
c) Sosyal Özellikler: Yetişkinlik döneminin en önemli özelliği bir çok yetişkin rol ve sorumluluğu içine almasıdır. Bu özellik onu diğer gelişim dönemlerinden ayırır. Kendi başına kazanma, çalışma, meslek seçme, evlilik, evi idare etme, çocuk yetiştirme, vatandaşlık sorumluluklarını üstlenme, uygun sosyal grup bulma ve daha büyük çevreye ayak uydurma gibi pek çok sosyal rol ve davranışlar bu dönemdeki yetişkinlerin yerine getirmek zorunda oldukları görevlerdir.
Yetişkinlik döneminin en önemli özelliklerinin en önemli gelişim özelliklerinden biri evlilik hayatıdır. Evlilik bu çağın sosyal gelişim özelliklerini değil aynı zamanda psikolojik yönünü de ilgilendirir. Anne baba olmak ilk yetişkinlik yıllarının en temel özelliklerinden biridir. Anne baba olmak yada annelik babalık rol ve görevlerini üstlenmek önemli bir uyum meselesidir. Bazı araştırmacılara göre annelik babalık stres dolu ve uyum problemlerinin yaşandığı bir dönemdir.
Sosyal sistemin bir parçası olarak aileye yani bir kişinin katılması yada ayrılması yeniden bir organizasyonu gerektirir. Çocuğun olması eşler arasında yakın ilgi, samimiyet ve sevgi şekli değişebilir. Hatta çocukların olması anne-babanın birbirlerine karşı sevgilerinin azalmasına bile yol açabileceğini ileri sürenler vardır (Köylü, 2004, s. 60)
[5].
Evlilik hayatında eşlerin iyi yada kötü günleri olsa da büyük oranda evlilik devam eder. Bazı aileler için çocuklar eşler arası önceki yoğun ilginin azalmasına neden olsa bile çoğu eşlerin çocuklarıyla mutluluk duydukları ve genel anlamda anne-baba olmakta memnun oldukları da bir gerçektir.

Anne-baba olmanın kendine has psikolojik yönü vardır ve aynı zamanda da yetişkin hayatının en önemli gelişim basamaklarından biridir. William James’a göre “çocuğumuzda karakter 30 yaşın gelmesiyle birlikte alçı gibi katılaşır ve bir daha asla yumuşamaz”. Allport’a göre ilk yetişkinlik dönemi (20-30’lu yaşlar) insan hayatının en problemli dönemidir. Zira bu dönemde beklentiler ile gerçeklerin uyuşmadığı fark edilir ve bu durum kişiyi kaygı ve uyumsuzluğa iter (Allport, 1950, s. 152; Mehmedoğlu, 2004, s. 94).
Bazı araştırmalara göre dini inanç ve ibadetler 18-30 yaşlarında bir azalma gözlemlenilmektedir. Ancak 30’lu yaşlardan sonra tekrar bir artış olduğu görülmektedir. İçselleştirilmiş bir dini yaşantının bu yaşlardan sonra artması görülebilir. Bununla beraber yetişkin kişilik ve benlik gelişiminde önemli mesafeler kat ettiğinden dine karşı bambaşka ve dışlayıcı bir tutum da sergileyebilir.
Bu dönemde yetişkin kendi hayatını yönlendiren inanç ve değerleri sorgulamak tecrübe etmek ve yeniden yapılandırmak zorundadır. Bu değer ve inançlar artık düşünülmemiş, incelenmemiş, eleştirilmeden kabul edilmiş örtülü bağlılıklardan ziyade bilerek seçilmiş ve eleştiriyle desteklenmiş bağlılıklara dönüşür.






ORTA YETİŞKİNLİK (Orta Yaş Dönemi)
Evrensel olarak orta yaşın başlangıç ve bitiş noktalarını kesin bir şekilde belirlemek mümkün değildir. Psikologlar yaklaşık 20 yıl süren bu dönemi farklı özelliklere sahip farklı dönemler olarak algılıyorlar. Mesela Robert J. Havighurst orta yaş dönemini 30-35 yaş arası olarak belirlerken, Levinson 40-60 yaş arası olarak kabul ediyor. Bununla beraber çoğunluk tarafından 35-55 yaş grubundakiler “orta yaşlılar” olarak ele alınmaktadır (Köylü, 2004, s. 63)
[6].
İnsan hayatında 40. yaşın bir dönüm noktası olduğu kabul edilir. Orta yaş döneminde meydana gelen fiziki ve psikolojik temel gelişmeler be gruptakilerin temel özelliğidir. O nedenle Jung gibi bazı psikologlar “orta yaş krizi” üzerinde dururlar. Kişi 35-40 yaşları arasında önemli psikolojik değişiklikler yaşar. Bu dönemde (40 yaşından sonra) organların fonksiyonlarında ve zihin güçlerinde bir azalma baş gösterir. Bununla beraber orta yaş boyunca beden ve zihin fonksiyonları büyük ölçüde devam eder.
Bu dönemdeki yetişkinler eğer ciddi bir hastalık yada özürleri (kusur) yoksa ilk yetişkinlikteki faaliyetlerin çoğunluğunu yapabilirler. Orta yaş döneminde şehvani duygular, kızgınlık, ahlaki infial, kendini beğenmişlik, hırs, kendine ilgi gösterilmesi ve destekleme gibi konularda gençlik dönemine göre bazı eksilmeler görülebilmektedir.
Bu dönemde temel dürtü güdülenmelerde meydana gelen azalmalar, bazen hayatın zenginleşmesine neden olabilir. Mesela orta yaşlılar ilk yetişkinlik döneminin özellikleri olan lüzumsuz şeylerden düşmanlık duygularından daha hür olabilirler. Çocuklarına karşı daha iyi davranıp daha çok ilgi gösterirken anne-babaya karşı daha çok saygı duymaya ve onlara hürmet etmeye çalışır. Bu dönemde çoğu kişiler iş ve hayat tarzında bazı değişikliklere gider. İlk yetişkinlik döneminde güçlülük, hızlılık, dayanma gücü ve üretkenlik gibi özellikler öne çıkarken orta yaşlılıkta bilgelik, erdemlilik, karar verme, alicenaplık, merhamet ve sevgi, geniş kavrama gücü gibi bazı özelliklerin mükemmel hale geldiği görülmektedir. Bu dönemde insanlar özellikle artistler, bilim adamları sanatkarlar ve politikacılar topluma en üst düzeyde katkıda bulunurlar
[7].
Eğer gelişme için şartlar makul derecede iyi ve geçmişte meydana gelen aksaklıklar çok ciddi değilse orta yaşlılıkta insan hem kişisel hem de toplumsal birçok faaliyeti rahatlıkla gerçekleştirebilir
[8]. Orta yetişkinlik döneminin fizik, psikolojik ve sosyal özelliklerini şöyle özetlemek mümkündür:
a) Fizik Özellikler: Bu dönemde en basitten en karmaşığa kadar uzanan fiziki değişiklikler gözlenir. En önemli değişiklikler “görme ve işitme” konusunda meydana gelir.
Uzmanlara göre bir insanın sağlıklı olduğunun en önemli göstergesi gözünün sağlık derecesi ve kapasitesidir. Görme duyusu ve fonksiyonu insanın fizyolojik yaşının açık bir göstergesidir. İnsan vücudunda en önemli ve en belirgin değişiklik gözde meydana gelmektedir.
Genel olarak görme en doruk noktasına 18 yaş civarındaulaştığı görme gücünün 40 yaşına kadar olan zaman dilimi içinde tedrici olarak bir gerileme gösterdiği 40 yaşından 55 yaşına kadar ise keskin bir düşüş olduğu görülür. Bu durum daha ileriki yaşlarda artan bir oranda devam eder (Köylü, 2004, s. 65)
[9].



Köylü, Mustafa. Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi. 1. Basım. İstanbul: Dem Yayınları. 2004.
Dalat, Ziya. Çocuk ve Genç Ruhu. Basım Sayısı. Ankara: Yayınevi Adı. 1956.
Allport, Gordon W.. The Individual and this Religion, A Pschological Interpretation. New York: 1950.
Mehmedoğlu, Ali Ulvi. Kişilik ve Din. 1. Baskı. İstanbul. Dem Yayınları. 2004.
Peker, Hüseyin. Din Psikolojisi. Basım Sayısı. İstanbul: Çamlıca Yayınları, 2003.
Holm, Nils E.. Din Psikolojisine Giriş. Abdulkerim Bahadır (çev.). 1. Basım. İstanbul: İnsan Yayınları, 2004.

[1] Daniel J..Levinson, The Seasons of a Man’s Life, NewYork, 1988.

[2] Erik H. “Erikson, The Human Life Cycle”, A Way of Looking at Things, New York, 1987, s. 595-610.

[3] Sharon B. Merrian ve Trenton R. Ferro, “Working with Young Adults”, in Handbook of Young Adult Religions Education, ed. Nancy T. Foltz, Bermingham, Alabama, Religions Education Press, s. 61.

[4] John Elias, “Purpase and Space of Young Adult Religions Educations”, Handbookof Young dult Religions Education, ed. Harley Atkinson (Birmingham, Alabama: Religions Education Pres, 1995.

[5] Jeffrey S. Turner ve Donald B. Helms, Life Span Devolopment, 4. Baskı. Chicago, 1991, s. 403.

[6] R. E. Y. Wickett, “Working with Middle-Aged Adults”, Handbook of Adult Religions Education, ed. Nancy T. Foltz, Birmingham, Alabama: Religions Education Pres, 1986, s. 83.

[7] Levinson, 1988, s. 26-27.

[8] Levinson, 1988, s. 26-27.

[9] Bishof, s. 105.