REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PORTALI

Alkolle Iliskili Bozukluklar

ALKOLLE İLİŞKİLİ BOZUKLUKLAR

Yard Doç Dr Özcan Uzun

I. Tanım
Alkol, çok eski çağlardan beri keyif verici, yatıştırıcı, uyuşturucu ve ilaç olarak kullanılan kimyasal bir maddedir. MSS’de depresan ve toksik etkileri olan alkol, ruhsal olarak sağlıklı veya hasta olanlarda en yaygın kullanılmaktadır. Eğlence veya sosyal içicilik ile kötüye kullanım arasındaki ayırım belirsizdir. Alkolizm, etanol içeren içeceklerin aşırı şekilde kullanımıdır.

II. Yaygınlığı
Alkol kullanımı toplumsal kabul gören yaygın bir davranıştır. Alkolizm gelişmiş ülkelerde başta gelen sağlık sorunlarından biridir. ABD.'de alkolizm kalp hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sırada yer alır. ABD.'de erişkinlerin %51'i alkolü değişik miktarlarda sürekli kullanmaktadır. Kötüye kullanım kadınlarda %10, erkeklerde %20; alkol bağımlılığı kadınlarda %3-5, erkeklerde %10 olarak bulunmuştur. Alkol kullanımı ile ilgili bozukluklar erkeklerde 2-3 kat fazladır. Ülkemizde alkol kullanımı ile ilgili bozuklukların yaygınlığıyla ilgili araştırmalar yetersizdir.
Yaş ve cinsiyet: Alkol kullanımının 20-35 yaşları arasında en yüksek olduğu bilinmektedir. Çalışmalarda 12-17 yaş grubunun ortalama %50'sinin en az bir kez alkol kullandığı, bunlardan %25'inin kendisini bir alkol kullanıcısı olarak tanımladığı bulunmuştur. Alkole bağlı bozuklukların semptomları erkeklerde 20'li yaşlarda başlar, genellikle 30'lu yaşlarda tanı koyduracak hale gelir. Kadınlarda alkol kötüye kullanımının başlama yaşı genel olarak daha geçtir. Alkol kullanımı erkeklerde kadınlara göre daha fazladır. Alkole bağlı bozukluklar da buna paralel olarak erkeklerde 2/1 ile 3/1 oranlarında daha yüksek olarak bildirilmektedir.
Psikososyal faktörler: Alkolizm bütün sosyoekonomik sınıflarda mevcuttur. Gelişmiş ülkelerde alkole bağlı bozukluklar yüksek sosyokültürel kesimde belirgin derecede yüksektir.
Beraber Görüldüğü Diğer Ruhsal Bozukluklar : Diğer madde kullanım bozuklukları ve antisosyal kişilik bozukluğu ile sıklıkla birlikte izlenir. Ayrıca alkole bağlı bozukluğu olanların %30-40'ının hayatlarında en az bir kere majör depresif bozukluk görüldüğü bilinmektedir. Alkol anksiyeteyi azaltır, pek çok kişi bu nedenden dolayı kullanır. Alkole bağlı bozukluğu olanların %25-50'si bir anksiyete bozukluğu (özellikle fobiler ve panik bozukluğu) tanı kriterlerini karşılamaktadır. İntihar yaygınlığı %10-15 civarındadır. Alkole bağlı bozuklukta majör depresif atak, zayıf psikososyal destek, ciddi organik hastalık varlığı, işsizlik ve yalnız yaşama intihar riskini artıran faktörlerdir.

III. Etyoloji
Alkole bağlı bozukluklarda diğer ruhsal bozukluklarda olduğu gibi multifaktöryel bir etiyoloji söz konusudur. Herhangi bir hastada psikososyal, genetik veya davranışsal faktörlerden biri daha önemli rol oynamış olabilir. Öne sürülen hipotezler şunlardır:
Çocukluk öyküsü: Çocukluk çağındaki pek çok faktörün (bazı nörokognitif testlerde defisit bulunması, bazı EEG anormallikleri gibi) ileriki yaşlarda alkol kullanımı için risk oluşturduğu ileri sürülmektedir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu erişkin dönemde alkole bağlı bozukluklar için risk faktörleri olarak değerlendirilmektedir..
Psikoanalitik faktörler: Alkole bağlı bozukluklar ile ilgili psikoanalitik teoriler katı, cezalandırıcı bir süperego yapısı ve psikoseksüel gelişim basamaklarından oral dönem fiksasyonu üzerinde odaklaşmıştır. Bazı dinamik oryantasyonlu psikiyatristler alkole bağlı bozukluğu olanlarda özel bir kişilik tipi tanımlamışlardır: “Çekingen, yalnız, sabırsız, öfkeli, aşırı duyarlı, kaygılı ve cinsel olarak bastırılmış”.
Sosyal ve kültürel faktörler: Bazı sosyal olaylarda aşırı içki kullanımı görülebilir. Yatılı okul yatakhaneleri, askeri üsler çok ve sık içki kullanımının yaygın olduğu ve sosyal bir olay olarak kabul gördüğü ortamlardır. Bazı kültürel, dini ve etnik gruplarda ise alkol kullanımına direnç daha fazladır (Örneğin; Müslümanlarda, tutucu Protestanlarda, Asyalılarda).
Davranış ve öğrenme faktörleri: Özellikle ailedeki içki alışkanlığı gibi bazı faktörler içki kullanımını etkiler, ancak ailenin içki alışkanlığının alkole bağlı bozukluk üzerine direkt bir etkisi yoktur. Davranışsal açıdan bakınca içkinin sağladığı öfori, kendini iyi hissetme, anksiyete ve korkunun azalması sonraki içki alışkanlığını pekiştirir.
Genetik ve diğer biyolojik faktörler: Alkole bağlı bozukluklarda genetik geçiş ile ilgili bilgiler erkeklerde kadınlara göre daha kuvvetlidir. Aile araştırmalarında alkolik bireylerin babalarının % 50'si, erkek kardeşlerinin % 30'u, annelerinin % 6'sı, kız kardeşlerinin % 3'ü alkolik bulunmuştur. Birçok çalışmada birinci derecede akrabalarında alkole bağlı bozukluk olanlarda, olmayanlara göre 3-4 kez daha çok alkole bağlı bozukluk gösterilmiştir. Bu bulgular monozigot ikizlerde dizigotlara göre daha yüksek konkordans bildirilmesi ile de desteklenmektedir. Evlat edinme çalışmalarında da öz ailesinde alkole bağlı bozukluk bulunanların, alkole bağlı bozukluk bulunmayan üvey aile yanında yetiştirilseler bile alkole bağlı bozukluk açısından risk altında oldukları gösterilmiştir. Bazı çalışmalara alkole bağlı bozukluk ile Dopamin tip 2 reseptörleri arasında bir ilişkiden söz edilmektedir. Alkole bağlı bozukluk ile ilgili organisite çalışmaları, bunlardaki fizyopatolojinin ventral tegmental alan ve nükleus accumbensde olduğunu ileri sürmektedir. Genetik geçişin biyolojik sonuçları bilinmemekle birlikte, ailelerinde alkole bağlı bozukluk olan çocukların beyinlerinde elektrofizyolojik ölçümlerde ve alkole cevapta değişikliklerden söz edilmektedir. Burada D2 reseptörleri gibi nörotransmiter reseptörler rol oynuyor olabilir. Bazı çalışmalarda ise alkole bağlı bozukluğu olanların BOS'unda anormal nörotrasmiter konsantrasyonları ve metabolitleri bulmuşlardır. Serotonin, dopamin, GABA ve bunların metabolitlerinde azalma bildirmişlerdir.

IV. Alkolun Etkileri
Alkol terimi, doymuş bir karbon atomuna bağlı hidroksil grubundan oluşan geniş bir grup organik molekülü kapsar. Etil alkol, diğer deyişle etanol en yaygın kullanılan alkol çeşididir. Bu aynı zamanda içki alkolüdür. Değişik tat ve kokudaki alkol içeren içkiler üretim metotlarındaki farklılıklar sonucudur. Bir tek içimlik alkollü içki ortalama 12 gram etanol içerir. Genel olarak, ortalama bir içki ile tek kadehte, 70-75 kg.lık bir kişinin kan alkol düzeyinin 15-20 mg/dl. olduğu kabul edilir. Sağlıklı bir kişi bunu yaklaşık bir saatte metabolize eder. Alkolün %10'u mideden, geri kalanı ince barsaklardan emilir. Kan konsantrasyonu, içimden ortalama 45-60 dakika sonra en yüksek seviyeye ulaşır. Midenin dolu olması emilimi geciktirir. Alkol bütün vücut sıvılarına dağılır. Sıvı oranı yüksek dokularda daha yüksek konsantrasyona ulaşır. Alkolün %90'ı karaciğerde oksidasyon yolu ile metabolize olur, geri kalanı değişmeden böbrek ve akciğerlerden atılır. Vücut saatte 10-34 mg/dl alkolü metabolize edebilir.
Birçok maddenin beyinde spesifik hedef reseptörleri tanımlanmışken, alkol için tek bir moleküler hedef yoktur. Uzun zamandan beri kabul gören teoriye göre, alkol nöron membranına etki eder. Kısa süreli kullanımda membran akıcılığında artışa, uzun süreli kullanımda ise hücre membranında esnekliğin kaybolmasına yol açar. Alkolün beyinde genel olarak moleküler aktivite üzerinde deprese edici etkisi vardır.

Kan konsantrasyonuna göre etkilenme şöyledir :
%0.05 Düşünce süreci, yargılama ve otokontrol etkilenir.
%0.1 İstemli motor hareketlerde beceriksizleşme
%0.2 Beyin motor alanları deprese olur, emosyonel kontrol etkilenir
%0.3 Konfüzyon, stupor
%0.4-0.5 Koma

Akşamları düzenli alkol alımı, uykuya dalmayı kolaylaştırdığı (uyku latensini azaltır) halde uyku yapısını bozar. REM ve derin uyku (4. dönem) kısalır, uyku bölünmeleri artar.
Diğer organlar üzerindeki etkisi: Uzun süreli kullanımda karaciğer yağlanması, özefajit, gastrit, mide ülseri, pankreatit, pankreas yetmezliği, pankreatik kanserler, kan basıncında yükselme, lipoprotein, trigliserit disregülasyonu, karaciğer enzimlerinde yükselme, kanser türlerinin sıklığında artmadır. Miyokard infarktüsü ve serebrovasküler hastalık için risk oluşturur.
Laboratuvar testler: -glutamil transpeptidaz, ürik asit, trigliserid, SGOT, SGPT artışı görülebilir.
V. Alkolle İlişkili Bozukluklar (DSM IV,1994):
Alkol kullanım bozuklukları
Alkol bağımlılığı
Alkol kötüye kullanımı
Alkolun yol açtığı bozukluklar
Alkol entoksikasyonu
Alkol yoksunluğu
Alkol entoksikasyonu/ yoksunluğu deliryumu
Alkolun yol açtığı kalıcı demans
Alkolun yol açtığı kalıcı amnestik bozukluk
Alkolun yol açtığı psikotik bozukluk(sanrılı/ varsanılı)
Alkolun yol açtığı duygudurum bozukluğu
Alkolun yol açtığı anksiyete bozukluğu
Alkolun yol açtığı cinsel işlev bozukluğu
Alkolun yol açtığı uyku bozukluğu
BTA alkolle ilişkili bozukluklar
V.I. Alkol Bağımlılığı
Bedensel ve ruhsal sağlığı etkileyecek derecede aşırı alkol kullanımıdır. Üç yaygın şekli vardır: (1) Çok fazla miktarda alkolü sürekli olarak kullanma, (2) sadece hafta sonları ağır içicilik veya mesleki işlevselliğin az etkilendiği tip, (3) sakin geçen uzun dönemler arasında ağır içme atakları ile seyreden tip.
Alkol Bağımlılığı Tanı Ölçütleri (DSM IV): (12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan aşağıdaki belirtilerden en az üçünün olması ve klinik olarak bozulmaya yol açması)
1.Tolerans
2.Yoksunluk
3. Amaçlanandan çok veya uzun süre alkol alma
4. Başarısız bırakma azaltma çabaları
5. Alkol bulmak, kullanmak, etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcama
6. Toplumsal, mesleki, sosyal eylemlerde azalma
7. Psikolojik ve fiziksel sorunlara rağmen alkol kullanma

V.II. Alkol Kötüye Kullanımı
Alkol Kötüye Kullanımı Tanı Ölçütleri (DSM IV): (12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan aşağıdaki belirtilerden en az birinin olması ve klinik olarak bozulmaya yol açması)
1. Sorumlulukları alamama ile sonuçlanan yineleyici alkol kullanımı
2. Fiziksel tehlikeli durumlarda yineleyici alkol kullanımı
3. Alkol kullanımı ile ilişkili yineleyici yasal sorunlar
4. Alkol kullanımı ile ilişkili yineleyici toplumsal ya da kişilerarası sorunlar
(Bu belirtiler bağımlılığın ölçütlerini karşılamamalı)

V.III. Alkolizm Tedavisi
1. Psikoterapi: İçgörü
2. Psikososyal önlemler: Aile terapisi, davranış terapisi
3. Farmakoterapi
Disulfiram(Antabuse):Asetaldehid DH enzimini inhibe eder, aselaldehid birikimi sonucu aşırı rahatsızlık veren reaksiyonlar ortaya çıkar ve hasta alkol kullanma davranışından kaçınır. Hasta alkolu bırakmak istiyorsa kullanılabilir.
Naltroksen: Olasılıkla endojen opioidlerin salınımını bloke ederek alkol isteğini azaltır.
Psikotropikler (Anksiyolitikler, antidepresanlar, lityum)
4. Adsız Alkolikler: İyilik halinin sürdürülmesi ve sorunlarla başedilmesinde yardımcı olur.

V.IV. Alkol Entoksikasyonu
Yakın bir geçmişte alkol alımına bağlı gelişen, geri dönüşlü, alkole özgü bir sendromdur. Alkolün merkezi sinir sistemi üzerine direkt etkisine bağlı ortaya çıkan belirgin uygunsuz davranışlar, psikolojik değişiklikler vardır.
Alkol Entoksikasyonu Tanı Ölçütleri (DSM IV):
Belirgin uygunsuz davranış ve psikolojik değişiklerin yanında, aşağıdakilerden en az birinin görülmesi gereklidir.
Geveleyerek konuşma
Koordinasyon bozukluğu
Sendeleyerek yürüme
Nistagmus
Dikkat,bellek bozukluğu
Stupor ya da koma
(Bu belirtiler tıbbi veya bir mental durumla açıklanamaz)


Kan Düzeyine Göre Beklenen Entoksikasyon Belirtileri:
Kan düzeyi(mg/dl) Belirtiler/bulgular
20-99 Motor aktivite ve konuşmada bozulma,işlevsellikte bozulma, yargı bozukluğu,konuşkanlık, peltek konuşma,dengesizlik
100-199 İnkoordinasyon,reaksiyon zamanında uzama,dengesizlik
200-299 Bulantı,kusma,çift görme
300-399 Hipotermi,şiddetli dizartri,amnezi, evre I anestezi
400-700 Koma, solunum yetmezliği,ölüm

Alkol entoksikasyonu önemsiz bir durum değildir. İleri derecede entoksikasyon koma, solunum yetmezliği ve ölüme neden olur. Ölüm kusulanın aspirasyonu sonucu da meydana gelebilir.
Bazı çalışmalarda, alkol entoksikasyonu süresince serebral kan akımında hafif düzeyde bir artış, içme devam ettiğinde ise azalma bildirmişlerdir. Alkol entoksikasyonu semptomlarının şiddeti, alkolün beyindeki konsantrasyonunu da yansıtan, kan düzeyine bağlıdır. Entoksikasyon başlayınca bazı kişiler konuşkan, girişken, bazıları kapanık, kasvetli, durgun, bazıları ise kavgacı olurlar. Bazı insanlar duygulanım değişiklikleri, aralıklı gülme ve ağlama nöbetleri geçirirler.
Entoksike iken, düşme ve kavgalar sonucu subdural hematom, kemik kırıkları, hematomlar, soğuk iklimlerde hipotermi ve ölüm olabilir. İmmün sistem baskılanmasından dolayı entoksikasyonda infeksiyon riski de yükselir.

V.IV.I. Entoksikasyon Tedavisi
Ciddi alkol entoksikasyonu tedavisi, mekanik ventilatörün bulunduğu bir yoğun bakım ünitesinde yapılmalıdır. Asit-baz dengesine. elektrolitlere ve vücut sıcaklığının korunmasına dikkat edilmelidir.
Fizik muayene: Olabilecek tıbbi soruna yönelik kontrol, laboratuvar inceleme ve tedavi (Kalp ritim bozukluğu ve yetmezliği, GİS kanaması, enfeksiyon, karaciğer yetmezliği,nörolojik bozukluk dehidratasyon, hipoglisemi)
Vitamin replasmanı:Tiamin
Farmakolojik tedavi: Benzodizepin ve/veya antipsikotik
Hemodiyaliz:(Karaciğer fonksiyonları bozuk ve kan alkol düzeyi %600mg. üzerinde ise)

V.V. İdiyosinkratik Alkol Entoksikasyonu
Tanı kitaplarında, henüz ayrı bir başlık olarak yer almamaktadır. Patolojik, komplike, atipik, paranoid alkol entoksikasyonu olarak da adlandırılmaktadır. Az miktarda alkol alımından hemen sonra ciddi davranış bozukluklarının ortaya çıkmasıdır. Bu durum özellikle adli tıp açısından önemlidir. Ceza ehliyeti açısından alkol entoksikasyonu kişinin suç sayılan davranışlarında hafifletici bir neden olarak kabul edilmezken, bugün ABD 'de bazı avukatlar minimal alkol kullanımı ile ortaya çıkan idiyosinkratik ve patolojik reaksiyonu savunma amacı ile kullanmaktadırlar.
Değişik raporlarda idiyosinkratik alkol entoksikasyonunda konfüzyon, dezoryantasyon, illüzyon, geçici delüzyonlar, görsel halüsinasyonlar artmış psikomotor aktivite bildirmektedirler. Kişi impulsif, agresif ve tehlikeli olabilir, intihar düşünceleri ve girişimleri bulunabilir. Bu bozukluk bir kaç saat sürmekte ve uzun bir uyku periyodu ile sona ermektedir.
Tedavide, hastanın kendisine ve çevresine zarar vermesi önlenmeli, gerekirse fiziki olarak tespit etmelidir. Haloperidol gibi bir antipsikotik ilaç saldırgan davranışların kontrolü için kullanılabilir.

V.VI. Alkol Yoksunluğu
Klasik belirtisi tremordur. Ama bulgu spektrumu psikotik elementler, algı bozuklukları, epileptik nöbetler, deliryum tremens bulgularını da içerecek tarzda değişebilir. Tremor, alkolün kesilmesinden 6-8 saat sonra başlar, psikotik bulgular ve algı bozukluğu 8-12 saat, epileptik nöbetler 12-24 saat, deliryum tremens ise 72 saat içinde gelişebilir. Deliryum tremens ilk bir hafta içinde beklenebilir. Ayrıca yoksunluk sendromunda bulgular her zaman bu sırayı da izlemeyebilir. Alkol yoksunluğu tremoru hem ince hem de kaba olabilir.
Alkol Yoksunluğu Tanı Ölçütleri (DSM IV): Fazla ve uzun süreli alkol kullanımının sonlandırılması veya azaltılması sonucu, birkaç saat-birkaç gün içinde, alkole özgü belirgin sıkıntı, toplumsal, mesleki alanlarda işlevsellikte bozulma ile birlikte aşağıdakilerden en az ikisinin olması durumudur.
Otonomik hiperaktivite
Artmış el tremoru
Uykusuzluk
Bulantı, kusma
Geçici varsanı, yanılsamalar
Psikomotor ajitasyon
Anksiyete
Konvulsiyon
(Bu belirtiler tıbbi veya bir mental durumla açıklanamaz)
Alkol Yoksunluğu Belirtileri:
Hafif / erken dönem Ağır / geç dönem
Otonom sinir sistemi Hipertansiyon, terleme, ateş, tremor Erken dönem bulgularında artış
Davranışsal Huzursuzluk, sinirlilik Sanrı, varsanılar, saldırganlık,
Kognitif Konsantrasyon güçlüğü Yönelim, bellek ve yargı bozukluğu bilinç bulanıklığı
GİS Bulantı, kusma, ishal Bulgularda artış
Nörolojik Güçsüzlük, kramp, tremor Jeneralize nöbet
Uyku Uykusuzluk, karabasan Bulgularda artış
V.VII. Alkol Yoksunluğu Deliryumu “Deliryum Tremens (DT)”
30 yaş üzerinde görülen, genellikle 5-15 yıl arasında devamlı alkol kullananlarda, alkolün kesilmesi veya azaltılması ile ortaya çıkan bir tablodur. Konfüzyon ve yönelim bozukluğu temel belirtileridir. Yoksunluk döneminde hastanın dikkatle izlenmesi deliryum tremens gelişmesini önler. Alkol yoksunluğu deliryumu sonuçları ciddi olabilecek acil tıbbi problemdir. Deliryumdaki hasta hem kendisi hem de çevresi için tehlikelidir. Düşünce ve algı bozukluğu saldırgan ve intihar davranışlarına neden olabilir. Otonomik hiperaktivite (taşikardi, yüksek ateş, terleme, anksiyete, uykusuzluk, hipertansiyon), algı bozuklukları (çoğunlukla görsel ve taktil halüsinasyonlar), hipereksitabiliteden letarjiye kadar değişen psikomotor dalgalanmalar ek bulgulardır.
Tedavi edilmezse %20 mortalitesi vardır. Ölüm ilave bir tıbbi hastalıktan (pnömoni, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği) dolayıdır. Yoksunluk epilepsisi deliryum gelişmekte olduğunun habercisidir.
Deliryum tremens alkolü azaldıktan veya kestikten sonraki bir haftalık süre içinde görülebilir. Alkoliklerin %5'i deliryum tremens nedeniyle hastaneye yatar. Bu sendrom genellikle, alkol yoksunluğunda hastaneye yatışın üçüncü günü oluşur. Pankreatit, hepatit gibi fiziksel bir hastalık predispozisyon oluşturur.

Predeliryum
Grade I: Yoksunluğun fiziksel belirtileri(+), varsanı, bilinç bulanıklığı(-)
Grade II : Fiziksel belirtiler,varsanılar(+), bilinç bulanıklığı(-)
Deliryum
Grade III: Fiziksel belirtiler, varsanılar, bilinç bulanıklığı, yönelim bozukluğu(+)

V.VII.I. DT Tedavisi
Fizik muayene: Olabilecek tıbbi soruna yönelik kontrol ve tedavi (Kalp ritim bozukluğu ve yetmezliği, GİS kanaması, enfeksiyon, karaciğer yetmezliği, nörolojik bozukluk dehidratasyon, hipoglisemi)
Sıvı, vitamin ve mineral replasmanı: Sıvı ve glikoz replasmanı, folik asit, tiamin, niasin, D vit, çinko, magnezyum eksikliğinin düzeltilmesi
Farmakolojik: Benzodizepinler (sedasyon, uyku düzeni, olası konvulsiyon için)
Ortam: Yeterli, ancak az dış uyaran (Ajite hastada aşırı uyarandan, uykulu hastada az uyarandan kaçınılmalı)

V.VIII. Alkolle İlişkili Persistan Demans
Birçok çalışmada kronik alkol bağımlılığında genişlemiş ventriküller ve kortikal atrofi bulguları ile birlikte demans gösterilmiştir, ancak demansın nedeni açıklanamamıştır.

V.IX. Alkolle İlişkili Persistan Amnestik Bozukluk
Temel özellik uzun süre fazla miktarda alkol kullanımından sonra kısa süreli bellek bozukluğunun ortaya çıkmasıdır. Sıklıkla yıllar boyu alkol kullanımından sonra görülür. 35 yaşın altında nadirdir.
Alkolden kaynaklanan persistan amnestik bozukluğun klasik adı :
Akut semptomlu .............................Wernicke sendromu
Kronik seyirli ..................................Korsakoff sendromu
Wernicke sendromu tedavi ile tamamen iyileştiği halde, Korsakoff sendromu %20 oranında gerileme gösterir. İkisinde de fizyopatoloji tiamin eksikliğidir (kötü beslenme veya emilim bozukluğu). Tiamin akson potansiyelinin akson boyunca ve sinaptik geçişinde önemli olan bazı enzimlerin kofaktörüdür. Nöropatolojik lezyon simetrik ve paraventrikülerdir.
Wernicke sendromu : (Alkolik ansefalopati), akut nörolojik belirtiler, ataksi, vestibüler disfonksiyon, konfüzyon, oküler hareket bozuklukları, anizokori, ışığa yanıtta azalma ile belirlidir. Tedavide; erken dönemde parenteral tiamin verilmesinin Korsakoff sendromu gelişmesini önlediği söylenmektedir. Tiamin 100 mg 2-3 kez oral, 1-2 hafta boyunca verilmelidir (başlangıçta i.v. 100-400 mg. Tiamin).
Korsakoff sendromu : (Kronik amnestik sendrom): Bozulmuş mental fonksiyonlar (özellikle yakın bellek), anterograd amnezi, konfabulasyon ile belirlidir. Tedavide; 3-12 ay boyunca günde 2-3 x 100 mg. tiamin uygulanmalıdır.

V.X. Blackout (Bilinç kararması)
Alkole bağlı bilinç kararması son tanı kitaplarında ayrı bir başlık altında yer almamakla birlikte yaygındır. Transiyent global amnezi ataklarına benzer. Alkol entoksikasyonu ile birliktedir. Amnezi periyodunda hasta bilememekten kaynaklanan bir korkudan dolayı streslidir. Kararma süresince uzak bellek iyiyken, 5-10 dakika öncesine ait yakın bellek bozulmuştur. Diğer entellektüel yetenekler korunmuştur. Patolojinin moleküler seviyede olduğu bilinmekte ve hipokampus ve bununla ilişkili temporal lob yapılarında olduğu sanılmaktadır.

V.XI. Alkolle İlişkili Psikotik Bozukluk
Entoksikasyon ya da yoksunlukla başlayan halüsinasyon veya delüzyonlar ile karakterize psikotik tablodur. Eskiden alkol halüsinozisi olarak adlandırılıyordu. En yaygın olarak işitme halüsinasyonları (ayıplayan, kötüleyen, tehdit edici, bazen de öven, memnuniyet verici) ile karakterizedir. Genellikle bir haftadan kısa sürer, bu süre içinde realiteyi test etme bozulmuştur. Alkol yoksunluğundan sonra halüsinasyon nadirdir. Genellikle uzun süre alkol kullanımından sonra görülür. Bir haftadan uzun sürerse diğer psikotik bozukluklar gözden geçirilmelidir.
Tedavi: Deliryum tremense benzer biçimde benzodiazepinler , uygun beslenme ve yeterli sıvı vermedir. Uzun sürerse ve yetersiz kalınırsa antipsikotikler de kullanılabilir.

V.XII. Alkole bağlı diğer psikiyatrik bozukluklar
Alkolden kaynaklanan duygudurum bozukluğu manik, depresif veya mikst tip olabilir. Anksiyete bozukluklarında, jeneralize anksiyete bozukluğu, panik atak, obsesif-kompulsif semptomlar, fobik semptomlar bulunabilir. Alkolden kaynaklanan cinsel işlev bozukluğu ve uyku bozukluğu tanıları için bu bozuklukların alkol entoksikasyonu veya yoksunluğu sırasında başlamış olması gerekir.

VI. Alkole bağlı diğer bozukluklar
Alkolik pellegra ansefalopatisi: Konfüzyon, bilinç sislenmesi, miyoklonus, hipertermi, apati, irritabilite, yorgunluk, anoreksia, insomnia ve bazen deliryum görülür. Oldukça nadirdir. Wernicke veya Korsakoff sendromu düşünülen, ancak tiamine cevap vermeyen olgularda akla getirilmelidir. Niasin eksikliğinden kaynaklanır. Tedavide niasin oral 4x50 mg/gün veya parenteral 2-3x 25 mg/gün verilir.
Fetal alkol sendromu: Annenin alkol kullanımından dolayı in utero fetusun etkilenmesidir. Mental retardasyona neden olur. Alkol intrauterin büyüme ile doğum sonrası gelişime zarar verir. Mikrosefali, kraniofasiyal malformasyonlar, ekstiremite ve kalp defektleri oluşabilir. Alkolik kadınlarda risk %35'dir.
Alkol Kullanımının Nörolojik ve Tıbbi Komplikasyonları:
Sinir sisteminin nutrisyonel hastalıkları
W-K sendromu
Serebellar dejenerasyon
Periferal nöropati
Optik nöropati
Pellegra
Kesin patogenezi bilinmeyen alkolik hastalıklar
Santral pontin miyelinosis
Marchiafava-Bignami hastalığı
Fetal alkol sendromu
Myopati
Alkolik demans
Alkolik serebral atrofi
Alkole bağlı sistemik hastalıklar
Karaciğer hastalıkları (Hepatik ensefalopati, ACHD)
GİS (Malabsorbsiyon sendromları, Postgastrektomi sendromu, Olası pankreatik ensefalopati)
KVH (Kardiyomyopati, Aritmiler)
Hematolojik hastalıklar (Anemi,lökopeni, trombositopeni)
Enfeksiyöz hastalıklar (Özelliklemenenjit)
Hipotermi, hipertermi
Hipotansiyon, hipertansiyon
Respitatuvar depresyon
Toksik ensefalopatiler
Elektrolit imbalansları (Hipoglisemi, hiperglisemi, hiponatremi, hiperkalsemi, hipomagnesemi, hipofosfatemi)
Artmış travma insidansı

Kaynaklar:
1) E. Köroğlu (ed) DSM-IV Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, APA, 1994. Türkçe Çevirisi, , Medikomat, 1995.
2) Kaplan HI, Benjamin JS, Grebb JA (ed) Kaplan and Sadock’s Synopsis of Psychiatry, 7th ed, 1994.