REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PORTALI

Inanc ve Ruh Sagligi

İNANCIN RUH SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Dünya çapında bir şöhrete sahip bulunan rahmetli Türk psikiyatristi Mazhar Osman Uzman hoca, "Tababet-i Ruhiye" adındaki eserinde din duygusunun ruh sağlığı üzerindeki müsbet etkilerini en iyi araştıran bir ilim adamımızdır. O der ki: "Mutedil ve doğru bir din bilgisi almış olan insan, ruhunu, her türlü tehlikelere karşı koruyan sağlam bir zırhla çevirmiş demektir. Din terbiyesi, insanı bir çok aşırılıklardan, fenalıklardan, cinayete yol açan sebeplerden korur. Gerçi bu terbiyenin tesir derecesi, asırlara ve memleketlere göre bazı değişiklikler gösterse de, hemen bütün hak dinler iyiliği emreder, kötülüğü meneder. Kalpte kin ve nefrete, düşmanlıkların yaşamasına izin vermez. Hangi dine mensup olursa olsun, akidelere körü körüne ve taassupla bağlananlarda maalesef akıl hastalıkları görülmektedir. Yoksa, asırlardan beri milyarlarca insana iyiliği, yardımlaşmayı, sabrı telkin eden hiç bir din ruh sağlığını bozmaz. Lâkin ya dinsizlik? İşte akıl hastalıklarının mühim sebeplerinden biri. İnançsızlık, yeni nesillerin ruhlarında tamiri imkânsız, önemli sarsıntılar yapmıştır. Allah'a imanı, ahiret gününe ve kadere inancı, tevekkülü yok etmiş; yerine ihtirası, egoizmi, serkeşliği, ihtilâlci fikirleri, öldürmeyi getirmiştir."
Yaptığı ilmi araştırmalarla "Nobel Tıp Ödülü" kazanmış olan Fransız tıp profesörü Alexis Carrel "Dua" adındaki kitabında şöyle der: İnsanın iç organları en mükemmel şekliyle ibâdet ve dua anında çalışır. Muhataplarım istedikleri kadar bu görüşüme itiraz etsinler. Ama ben, mevcut tıbbi imkânlarımızla tedavi edemediğimiz pek çok tehlikeli hastalığın dua ile iyileştiğine şahit oldum."
Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz buyuruyor:
"Kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ben onlara yakınım. Bana dua edenin duasını kabul ederim." (Bakara, 21186).
"Hastalandığımda bana şifayı ancak Allah verir" (Şuara, 26/80)
"Bana dua ediniz ki, karşılığını vereyim" (Mii'min, 40/60).
"Allah sana bir sıkıntı verince, onu O'ndan başkası gideremez. Sana bir iyilik dilerse O'nun nimetini engelleyecek yoktur" (Yunus, 10/107).
Ruh Sağlığı Açısından Namaz:
Modern tıbbın vücut sağlığını korumak için başvurduğu metodlardan biri de yürüyüş, koşu, jimnastik gibi egzersizler yani beden hareketleridir. Son zamanlarda bunlara yoga ve meditasyon gibi felsefi yönü olan hareketler de ilâve edilmiştir. Bu yeni hareketlerden maksat, vücudu hem fiziki hem de psikolojik yönden rahata kavuşturmak; sinir sistemi üzerindeki fazla yükleri atmaktır.
Namaz vakitleri incelendiğinde, vücut hareketleri için en uygun saatler olduğu görülecektir. Sabahleyin gün doğmadan uykunun verdiği uyuşukluğu atmada, temiz hava teneffüs etmede, güne zinde başlamada namazdan iyi egzersiz düşünülemez. İbadet maksadı olmazsa, başka türlü sebeplerle sabahın o erken saatlerinde, sıcak ve rahat yatağı terketmek mümkün değildir. Öğleyin iş ve yemeğin verdiği yorgunluğu atmada; ikindi, yorulan vücuda ikinci bir istirahat temin etmede; akşam günün yorgunluğunu gidermede ve akşam yemeğini hazmetmede; yatsı vücudu yatmaya hazırlamak için kan dolaşımını hızlandırmada ve teneffüsü canlandırmada en ideal zamanlardır.
Namazda yapılan hareketlere gelince: hemen hemen bütün vücut kasları ağır bir yük altında kalmadan çalışmakta, eklemler hareket etmekte, salgı bezleri faaliyete geçmekte ve merkezi sinir sisteminden başta kalp ve mide olmak üzere iç organlara muntazaman emir akışı gerçekleşmektedir.
A. Nevfel, "islâm ve Modern İlim" adındaki kitabında, Batılı tıp mütehassıslarının namaz konusundaki görüşlerine yer vermekte ve şu nakillerde bulunmaktadır: "Dr. Thomas Hysloub diyor ki: Uzun senelerden beri görgü ve tecrübelerimden edindiğim bilgiye göre, uykuyu tanzim eden en güzel motivasyon namazdır. Ben, bir doktor olarak, ruha ve sinirlere huzur ve sükunet vermede bugüne kadar bilinen en önemli vasıtanın namaz olduğu görüşünü ortaya atıyorum.
Sinir hastalıkları mütehassısı Dr. Edward Frederik de şöyle diyor: Tıp âleminde tekâmül ettirilen ilaçlara, cerrahiye ve psikolo-
ve sağırların şifaya kavuşturulmalarında başka mucizevi yollar bulunduğunu artık kabul etmeliyiz. En maharetli ve en meşhur doktorların, hiçbir ümit ışığı bulamadığı binlerce vaka biliyoruz ki, namazın mucizelerinden yalnız biri ile şifaya kavuşmuş, normal hayata dönmüşlerdir.
Nobel tıp armağanı sahibi Dr. Alexis Carrel ise şunları kaydediyor: "Namaz, vücudun sistem ve organlarında öylesine bir canlılık meydana getirir ki, bu günümüze kadar bilinen en muazzam bir zindelik kaynağıdır. Bir doktor sıfatıyla, bir çok hastalar gördüm ki, mütehassıs doktorlar onları şifaya kavuşturamadı. Tıp aczini itiraf edip işten el çekince, namaz görevi devraldı ve bu hastaları şifaya kavuşturdu. Namaz, radium cevheri gibi bir ışık kaynağı ve hayat menbaıdır."