REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PORTALI

Sorunlari Nasil Cozmeliyiz ?

SORUNLARI NASIL ÇÖZMELİYİZ ?

İnsanların içtimai yaşamlarını belirleyen temel unsurlar arasında, içinde yaşadıkları toplumun hayatını algılama ve yaşama şekilleri bulunmaktadır. Her insanın kendi çevresi içindeki diğer kişilerle ve özellikle yakın olduğu gruplarla paylaştığı bir nizamı muhakkak vardır. Bu şekilde de temel kabul ettikleri nizama göre şekillenir ve toplum içinde kabul edilirler. Ne yazık ki, uyulan nizamlar kimi için modern sayılırken, kimi için de gerici olarak görülüp,  çeşitli şekillerde algılanıp adlandırılmaktan da kendilerini kurtaramazlar.

Şerif Mardin bu konuda şu soruyu soruyor: “Nasıl oluyor da bazı düşünceler “ilmi” olarak tanımlanırken, bazı düşünceler “ideolojik” olarak tanımlanıyor? Niçin bu iki anlam birbirinin zıddı olarak kullanılıyor? Bir antropologun (insan bilim uzamanı) deyimiyle:

“neden benim ileri sürdüğüm zaman sosyal felsefe adını verdiğim düşünceyi başkalarında gördüğüm zaman bunları “düşünce” olarak nitelendiriyor, benim düşüncelerime katılmayan birinde bu çeşit düşünceleri bulduğum zaman bunlara “ideoloji” damgasını basıyorum”.[1]

Günümüzde ilerici, gerici, modern gibi kavramların çıkması ve üretilme sebebi olarak bu durumu gösterebiliriz. Çünkü hayatımızdaki maddî ve manevî güç dengelerinin değişmesi sonucu başlayan yeni durumlara insanların adapte olabilmeleri, yeni duruma karşı kendini korumak için ister istemez simetrik ve asimetrik[2] durumlarla karşılaşmaktadırlar. Değişen hayat düzeni ile birlikte, yaşamımızda yeni şekiller yeni boyutlar kazanıldığı görülünce, tedbirleri, düşünceleri, nizamları ve stratejileri açısından da farklılaşma mecbur olmuştur. Her yerde, yenilikçi hayatın etkilerini belki binlerce insanın tepkilerini ve etkilenmelerini görmemezlikten gelemeyiz. Öyle ki insan, karşısına gelen bu gibi yeni durumlarda ne yapıp ne yapamayacağını bilmekte zorlanacaktır.  Bazen hiç beklenmedik bir anda, en can alıcı merkezlerini yani iş ve aile hayatına vuran bu yeni hayat düzenleri, adeta insan hayatını felç eder. Ancak biliyoruz ki, gelişen ve kabul gören evrensel insan hakları anlayışı, hiçbir insana diğer insanlara karşı zorla yaptırım gücü vermemektedir. Fakat hayatımızın düzensiz ya da huzursuz olmasındaki asıl etken düşüncenin, ideolojinin kimliksiz ve gizli düşman şekline girişine ne sebep olmuştur? Bunu düşünmemiz gerektiği inancındayız.

Bu soruya cevap olarak bizi bizden alan,  üstüne gidince korkulan, çekilince ezildiğimiz günümüzde yaşadığımız modern hayatımız diye biliriz. Geleceğimiz için yaşadığımız modernlik diye adlandırdığımız hayatımıza dikkatli bakarsak birçok sebepleri de beraberinde görebiliriz;

“Fiziksel bilimlerde gerçekleşen, kâinata ve onun içindeki yerimize dair düşüncelerimizi değiştiren büyük keşifler;

İlmî bilgiyi, teknolojiye dönüştüren, yeni insan ortamları tasarlayıp eskilerini yok eden, hayatın tüm temposunu hızlandıran, yeni tekelci iktidar ve sınıf mücadelesi biçimleri meydana getiren sanayileşme;

Milyonlarca insanı, atalarından kalma tabii çevrelerinden koparıp, dünyanın bir başka ucunda yeni hayatlara sürükleyen, muazzam demografik altüst oluşumlar;

Hızlı ve çoğu kez sarsıntılı şehirleşme;

Dinamik bir gelişme içinde birbirinden çok farklı insanları ve toplumları birbirine bağlayan, kapsayan kitle iletişim sistemleri;

Yapı ve işleyiş açısından bürokratik diye tanımlanan, her an güçlerini daha da arttırmak için çabalayan ve gitgide güçlenen ulus-devletler;

Siyasî ve ekonomik egemenlere karşı direnen, kendi hayatları üzerinde biraz olsun denetim sağlayabilmek için çaba sarf eden, insanların kitlesel toplumsal hareketleri;

Son olarak, tüm bu insanları ve kurumları bir araya getiren ve yönlendiren, keskin dalgalanmalar içindeki kapitalist dünya pazarı.”.[3]

Bu nedenlerini sayarken yaşadığımız modern hayatın hızlı gelişimine rağmen kendimizi kontrol edebilmemizde güçlü olmayışımız “bir zamanlar savaşı kaybetmekten korkan insanların,  şimdi büyük bir üstünlükle kazanacak olacağı korkularımı vardır? ”   

Sonuç olarak; İnsanın tek kurtuluş çaresi, Allah Teâlâ gönderdiği İslam dinini güzel anlamalı, günümüz ihtiyaçlarını karşılayacağına samimi bir şekilde inanarak  modern hayat korkularımızı yenmek için gerekli kazanımları sağlamalıdır..

“Her kim de Allah Teâlâ’dan korkarsa, Allah Teâlâ ona bir çıkış yolu gösterir.” (Talak,2)

İhramcızâde İsmail Hakkı 

 


[1] Şerif MARDİN: İdeoloji, İstanbul, İletişim Yayınları, 2000.s.1
5[2] Asimetrik: Aralarında (simetri) bakışım bulunmayan (iki şey) veya iki yanı arasında bakışım olmayan (bir şey),
[3] Berman, M.. Katı Olan Her şey Buharlasıyor, (trc.: Ü. Altuğ ve B. Peker),İstanbul: İletisim Yay., 2006.s.28-29