REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PORTALI

Cocuk Egitiminde Uygun Mesajlar

   
Çocuk Eğitiminde Uygun Mesajlar
Dr. Hasan AYDINLI
       
İnsanoğlunun öğrenme süreci doğduğu andan itibaren başlar. Kendi bedenini, organlarını, çevresini ve dünyayı tanımaya başlayan insan, Allah'ın (cc) verdiği kabiliyetler ölçüsün-de öğrendiği şeyleri uygulayarak kendini geliştirir. İşitme, görme, dokunma, tatma ve koku alma hisleri sayesinde öğrendikleri giderek artar. Etraftan gelen her uyarı ve mesaj; öğrenmeye, şuuraltını beslemeye ve hayatı tanımaya hizmet eden bir unsurdur. Yetersiz uyarı alan çocukların zihnî ve ruhî gelişimi durakladığı gibi, gereksiz ve fazla uyarı alan çocukların da gelişimlerinde sapmalar oluşmaktadır. Çocukların ilk üç yaşta, en hızlı gelişen sistemlerinin sinir sistemi olduğu bilinmeli, dolayısıyla anne karnından itibaren çocukların olumlu mesajlar ile yetiştirilmeleri sağlanmalıdır.

İşitme ile alınan uyarılar, çocuk gelişimi ve eğitiminde önemli bir yere sahiptir. Yeterli ve uygun mesaj alan çocukların gelişimleri de olumlu olmaktadır. Bebeğin, anne karnında başlayan işitme süreci sayesinde annesinin sesini ayırabildiği ve anne sesinin bebek üzerinde rahatlatıcı tesir yaptığı bilinen bir gerçektir. Annesinin söylediği ninni bebeğe huzurlu bir uyku sağlarken, gürültülü ve uygun olmayan ortamlar ise, bebeği huzursuz etmektedir. Bebeğin, özellikle ilk üç yaşta gürültüye maruz kalması, sinir sisteminde olumsuzluklar oluşturmaktadır. Maalesef bazı anne-babalar, çocuklarının odasına radyo ve tv gibi âletler koyarak çocukları bunları sürekli dinlemeye mecbur hâle getirmektedir. Oysa bebek için en iyi gelişim, onun sindirebileceği ve kabullenebileceği özellikte, yaşına uygun işitme uyarıları almasıdır. Bunun tam tersi olarak çocukların yanında uzun süre konuşulmaması, lisan gelişimlerini aksatmaktadır. Çocuklarımızın şuuraltını güzel ses ve mesajlar ile desteklemeliyiz. Anne-baba arasında güzel bir ses tonu ile geçen konuşma, yararlı konularda sohbet, okunan güzel bir şiir, evde duyulan Kur'ân sesi, camiden gelen ezan sesi, söylenen ninniler, çocuklarımızın ses olarak güzel uyarı almasına vesile olacaktır.

Görme ile alınan uyarılar da çocuk gelişiminde oldukça önemlidir. İnsan kendisini, eşyayı ve tabiatı görerek, dokunarak ve deneyerek tanır. Görme özelliği doğumla başlamasına rağmen olgunlaşması altıncı ayı bulmaktadır. Bebekler, gelişimleri esnasında gördükleri her şeyi öğrenme adına değerlendirmektedir. Görülen şeyler şuuraltında bir yer edinir. Anne-baba çocuklarına iyi ve güzel davranışlarıyla örnek olmalıdır. Çocukların ev içinde anne-baba davranışlarına dikkat ettikleri bilinmektedir. Yardımlaşma, fedakârlık, hoşgörü, çalışkanlık, sorumluluk alma, doğruluk, empati gibi özelliklerin ev içinde yaşanması, çocuklarımızın bu konuları daha kolay anlayıp kavramalarını sağlayacaktır. Çocuğun anne-babasını namaz kılarken, kitap okurken, çalışırken, misafir ağırlarken görmesi, bu davranışlara dikkat etmese bile bunların şuuraltına yerleşmesine vesile olacaktır. Kavga, gürültü, tartışma, olumsuz sözler ise, çocuğun gelişimine menfi tesir edecektir.

İnsanların şuuraltında, metakominikasyon aracılığı ile yapılan uyarıların daha tesirli olduğu bilinmektedir. Meselâ; bir ürünün reklâmında, o ürünün niteliğinden çok onu kullanan insanların gülmesi ve mutlu olması daha tesirlidir. Çünkü bununla kişiye; "Sen bu ürünü kullanırsan, mutlu olursun." mesajı verilmektedir. Çocuklarımızın olumlu aile çevresinde yaşamaları, dolaylı olarak bazı davranışları örnek almalarını sağlamaktadır. Kısacası çocuklarımıza anlatarak öğrettiğimiz şeyler, onların görerek öğrendikleri şeylerin yanında çok küçük kalır. Öğrenme sürecinde en fazla kullanılan yol, görerek öğrenmedir. Bu açıdan çocuklarımızın gelişimine ve ruh sağlıklarına yararlı olacak uyarıları oluşturmalıyız. Anne-babalar, fazla miktarda olumsuz uyarı alan çocukları yönlendirmekte zorlanmaktadır. Çünkü bizim anlattıklarımız onların görerek etkilendikleri karşısında tesirsiz kalmaktadır.

Yaşadığımız mekânın eğitim ve öğretim açısından da oldukça önemi vardır. Çocuklarımızın okullarını seçerken dikkatli olmakta yarar vardır. Yapacağımız en güzel şey, güzel ortamları olan okulları seçmek ve çocuklarımızın görerek ve yaşayarak şuuraltının olumlu tesirlerde kalmasını sağlamaktır. Öğretmenlerin hal ve davranışlarıyla örnek olması, karakter eğitiminde olmazsa olmaz kuraldır. Öğrencilerin okul ortamında doğru ve dengeli uyarılar alması eğitimi destekleyecektir. Çocuklarımız fizik, matematik veya karmaşık problemleri öğrenemeseler bile, onların karakter gelişimi mutlaka desteklenmelidir. Karakter eğitiminden geçmemiş çocuk çok ileri seviyede bilgiler öğrense de, kendine ve insanlığa yararlı olamaz. Karakter eğitiminde; öğretmenin kılık kıyafeti, konuşma tarzı, olaylar karşısındaki tepkisi ve davranışları, onun anlattıklarından çok daha tesirlidir.

Arkadaş çevresi de çocuklarımızın çok sayıda uyarı aldığı bir ortamdır. İdeal ve uygun arkadaş ortamı çocuğumuzun gelişimini destekleyeceği gibi, uygun olmayan arkadaşlar da çocuklarımızın gelişimine menfî tesir edecektir. Birçok anne-baba çocuklarına verdikleri güzel eğitimi ideal bir arkadaş ortamı ile desteklemedikleri için, çocuklarında menfî neticelerle karşılaşmaktadır. Çocukta yedi yaşından sonra arkadaş ortamının tesiri artmaya başlarken, bu dönemde anne-babanın tesiri azalmaktadır. Ergenlik döneminde arkadaş ortamının, tesiri en üst seviyeye çıkmaktadır.

Medyanın çocuklarımız üzerindeki tesiri tartışılmaz. Şiddet, korku, ahlâkî çarpıklıklar, uygunsuz davranışlar, medyanın olumsuz tesirleri olarak yansımaktadır. Hayatın ilk yıllarında ise, tv'nin olumsuz tesiri daha farklı olmaktadır. Bebeklerin tv karşısında fazla kaldıkları durumlarda konuşma gelişimlerinin bozulduğu, sosyal olarak çevreye yabancılaştıkları bilinmektedir. Bu şekilde tv'den alınan yoğun görme ve işitme uyarısı çocuğun gelişiminde sapmalar oluşturmaktadır. Bazı anne-babalar, çocuklarına tv reklamları karşısında yemek yedirerek bedenen büyümelerini sağlamaya çalışırken, onların hayatına olumsuz tesir edecek uyarılar almasına yol açmaktadırlar. Çocuk gelişiminde, özellikle bebeklik döneminde tv ve bilgisayardan alınan uygunsuz uyarılara dikkat etmek gerekir. O dönemde, tv'deki görüntüden çok, anne-babanın ilgisine, sevgisine, konuşmasına, okşamasına, kucaklamasına, oynamasına ve insanlarla etkileşime ihtiyacı olan bebekler, tv karşısında insanî özelliklerini geliştirmekte güçlük çekmektedir. Unutmayınız ki, körpe dimağlara hemen her görüntü ve ses tesir etmektedir. Az veya kısa süreli bile olsa sürekli olan uyarılar, çocuklarımızı zaman içinde değiştirmektedir.

Dokunma, tatma ve koku alma yoluyla alınan uyaranların da çocuklarımıza olumlu tesir etmesini sağlamalıyız. Bebek ve çocukların okşanması, kucaklanması, oynamalarına imkân sağlanması gerekir.

Her gün bir kaya üzerine damlayan suyun zamanla taşları şekillendirmesi gibi, çocuklarımıza sürekli olarak yansıyan olumlu veya olumsuz uyarılar da onları zaman içinde şekillendirir. Çocuk eğitiminde çocuğun alacağı uygun ve ideal uyarılar, yaşına uygun olmalı; gelişimine katkı sağlamalı; ne yoğun ve aşırı, ne de eksik ve yetersiz olmalı; karakter gelişimine destek sağlamalı, ailenin yapısına uygun olmalı, şuuraltının olumlu etkilenmesini sağlamalı, çevre ile münasebetini koparmamalı, tezat mesajlar içermemeli, korku ve ümitsizlik vermemeli, beden ve ruh sağlığına olumlu katkı sağlamalıdır.

Sonuç olarak çocuk eğitiminde; anne-baba, doktor, eğitimci ve öğretmenler, çocuklara uygun, doğru ve yeterli, uyarı ve mesajlar vermelidir.