REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PORTALI
Suclu Kim
Suçlu Kim?
Yüksel Madanoğlu
Yüksel Madanoğlu
Bir toplumun istikbalini yarının büyükleri olan çocuklar tayin etmektedir. Çocukların sağlıklı olmasıyla toplumun istikbâli de parlak olacaktır. Bundan dolayı toplumlar, çocuklara karşı tehdit unsuru olan ne varsa, onlarla mücadele etmeyi görev bilmelidir. Günümüzde sakat doğumlar tehdit unsuru olarak önemli bir sırayı teşkil etmektedir.
Alman bilim dergisi GEO'nun son sayısında bu konuya şöyle değinilmiştir; Federal Almanya'da her yıl ortalama alkol gibi diğer dış tesirlerin yol açtığı 2200 bebek sakat olarak dünyaya gözlerini açmaktadır. Doktorlar tarafından önceleri bu duruma sadece annelerin sebeb olduğu sanılmaktaydı (alkol, nikotin). Yeni yapılan araştırmalar bunun aksine anne kadar babanın da sakat doğumlara sebep olduğunu ortaya koymaktadır.
Sebep unsuru olarak alkol, kurşun, bazı kanser ilaçları, dioxin içerikli Herbizide'ler (yabani ot öldürücü), radyoaktif şualar gibi zehirli maddelerin sperm yoluyla bebeğe geçmesi tahmin edilmektedir.
ABD'de yeni yapılan araştırmalar Vietnam savaşma katılan babaların bebeklerinin diğer normal babaların bebeklerine göre sakat doğum rizikosu 1,7 misli daha fazla olabilmektedir. Sebep olarak Vietnam'da askerlerin dioxin içerikli maddeler kullanması gösterilmektedir.
Ayrıca Ann Aschengrau ve Richard R. Monson tarafından 1977–1980 tarihleri arasında Boston Hastanesinde doğan bebekler üzerinde yapılan incelemede Vietnamlı babaların bebeklerinde 18 ağır sakatlık vak'ası tesbit edilmiştir. 18 ağır vak'a 3 tane sakat ayaklı, 2 tane kalp yetersizliği ve anormal organ büyümesinden oluşmaktaydı.
Babaların bu sakat doğumlarda oynadıkları rolü sadece Vietnamlı babalar teşkil etmemektedir. Mesela; İngiliz bilim adamları tarafından radyoaktif şualara maruz kalan babaların (mesleği gereğince) bebeklerinde lösemi rahatsızlığı tesbit edilmiştir. Diğer bir araştırmada ise alkol kullanan babaların çocuklarının kilolarının emsallerinden düşük olduğu tesbit edilmiştir.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler de bu iddiayı güçlendirmektedir. Maryland Üniversitesinde Ellen Silbergeld tarafından erkek fareler, şehir merkezlerinde mevcut olan dozda zehirli ağır metal kurşuna maruz bırakılmıştır ve bunlardan daha sonra dünyaya gelen yavru farelerde beyin gelişiminin etkilendiği tesbit edilmiştir.
Yukarıdaki bilgiler ışığında hiç bir ebeveyn sorumsuzca davranışlarla "canından daha çok sevdiği", "biz sizin için varız" diye iddia ettikleri çocuklarının dünyalarını karartma hakkına sahip değildirler. Her çocuğun kendileri gibi sağlıklı olarak dünyaya gelme hakkına sahip olduklarını unutmamaları gerekir. Bunu bildiği halde, hâlâ alkole ve sigaraya bağımlılığını sürdürüyorlarsa, bu kendini bilmez anne ve babaların samimiyetinden şüphe etmek gerekmez mi?
Ayrıca böyle anne ve babalara, M. Akif'in şiir diliyle şöyle sormamız tam doğru olmaz mı?
"Merhametin yok diyelim nefsine
Merhamet etmez misin evladına!"