REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PORTALI

Televizyonda Siddet Unsuru ve Cocuklar

   
Televizyonda Şiddet Unsuru ve Çocuklar
Yunus ÇETİN
       
20. asrın insanlığına en çok tesir eden haberleşme vasıtası hiç şüphesiz televizyondur. İlk zamanlar yapacağı tesirleri tahmin edilemeyen televizyon, şu anda bir çok ülkede hemen hemen her eve girmiş durumdadır. Hayal mahsûlü film, dizi ve programlarla ahlaksızlığı, fuhşu, alkolü, sigarayı teşvik etmesi, psikolojik açıdan, çok seyredenlerde dikkatsizliğe, strese, konstantrasyon eksikliğine sebep olması, fizikî olarak gözde bozukluklara yol açması televizyonun sayabileceğimiz menfî tesirlerinden sadece birkaçıdır. Davranış açısından bilhassa çocuklarda kavgacılığa, saldırganlığa, hayalciliğe ve taklitçiliğe sebep olması, üzerinde çok durulması gereken mevzulardandır. Batı'da bu konuda yapılan araştırmalar meselenin ehemmiyeti bakımından kayda değer malumat vermektedir.

Televizyon artık, çocukların davranışlarının şekillenmesinde gözardı edilen fakat en büyük rolü oynayan bir unsur haline gelmiştir.

Çocukların hayatının; bir parçası haline gelen televizyon, arkadaşlığın, ailenin, okulun ve komşuluğun yerini tutar olmuştur.

ABD'de her şahıs, haftada ortalama 25 ile 30 saat arası TV seyretmektedir. Programları takip edenlerin çoğunluğunu çocuklar, kadınlar ve yaşlılar oluşturmaktadır. Liseden mezun olan bir öğrencinin geçmiş zamanı incelendiğinde, TV önünde okuldan fazla zaman harcadığı tesbit edilmiştir.

Kısacası, sadece Amerika'da değil, birçok ülkede insanlar gereksiz programlar karşısında adeta vakitlerini katletmektedirler. Bizim burada "TV seyretmek" ile kastımız zararlı ve lüzumsuz TV programlarıdır. Elbette ki TV'deki tüm programlar zararlıdır demek istemiyoruz.

TV'de yayınlanan 2500 adet programı çocuklar için mahzurlu bulan Surgeon General Araştırma Enstitüsü'ne göre, TV seyretme miktarıyla seyircinin davranışının değişmesi paralellik arzetmektedir. İnsan davranışının kavgacı ve saldırgan bir şekilde gelişmesinin en önemli sebeplerinden biri olan TV'deki şiddet unsuru yüklü programlar, seyircilerin duygularını köreltmektedir. En önemlisi çocukların tavırlarını, davranışlarını ve hayal dünyalarını normalden uzaklaştırmaktadır.

Andison ve Haroldon isimli iki araştırmacının yüz-bine yakın insan üzerinde yaptığı bir çalışmada,sürekli şiddet programı seyreden yetişkin ve çocukların merhamet duygusunu gün geçtikçe kaybettikleri, asabî tavırları normal bir davranış gibi gördükleri ortaya çıkmıştır.

Davranışı bu şekilde değişen çocuklar, çevrelerine de zarar vermektedirler. Eron, 1982'de yaptığı bir araştırmada saldırgan davranışa sahip olan çocukların başarı durumlarının düştüğünü tesbit etmiştir. Eron'un araştırmasına göre sınıfta tenbel durumuna düşen çocuklar gayret edip çalışacağına, soluğu yine TV önünde almaktadırlar. Neticede bir fasit daire oluşarak başarısızlık TV seyretmeyi, TV seyretme tenbelliği getirmektedir. Eron'a göre saldırganlığı teşvik edici programlardan, bin çocuktan sadece bir tanesi etkilense, bu 15 milyonda 15 bin yapar ki bu hiç küçümsenmeyecek bir rakamdır. Üstelik bu tür programların yıl boyunca devamlı yayınlandığı düşünülürse yapacağı tahribin boyutu daha iyi anlaşılır.

Mevzûu şiddet, zorbalık ve saldırganlık olan film ve programlar, gençler ve çocuklar tarafından taklit edilmektedir. Uçak kaçırma, hırsızlık, gasp, uyuşturucu kullanma gibi suçlarda gençler filmlerde gördüklerini taklit etmektedirler. Bu mevzudaki müşahhas misallerin çokluğu dikkat çekicidir; TV'de "Caninin Şarkısı" isimli şiddet filmini seyreden çocuk, büyükannesini ve babasını vurmuştur. Başka birisi ise bir motosikletle yolda birkaç tur attıktan sonra bir polis memurunu ezerek üstünden geçmiştir. Laboratuar sonuçlarına göre bu şahsın esrar kullandığı tesbit edilmiş ve hanımının ifadesine göre ise hadiseden 6 saat önce benzeri sahnelerin olduğu bir film seyretmiştir. Mesela "Kıyamet Uçuşu"adlı TV dizisinden sonra özellikle büyük şehirlerdeki hava alanları birçok asılsız bomba ihbarlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu sebeple birçok uçak seferi iptal edilmiştir.

Dav id Pearl'e göre çocuklar, TV'deki zararlı programlardan taklit suretiyle üç çeşit zararlı davranış kazanmaktadır. İlki kötülüğün taklididir. Mesela seyirci cinayetin nasıl işlendiğini, hırsızlık için nelerin gerekli olduğunu öğrenmektedir. Bir genç seyrettiği filmde telefon kutularının nasıl soyulduğunu öğrenir. Hemen arkasından bir telefon kutusunu soymaya kalkar. İkincisi taklitten öte, seyirciyi doğrudan suça iten davranışlardır. Eğer çocuk, daha önceden TV'de gördüğü davranışları taklit etmiş ise bu, yenilerini yapması için teşvik olmaktadır. Üçüncüsü ise çocuğun doğrudan his dünyası ile alâkalıdır. Bunlar kaba kuvvet kullanma gibi davranışların normal bir hareket gibi sayılmasına sebep olurlar.

Çocukların programlardan tesir altında kalarak hangi durumlarda şiddete başvurdukları, uzun çalışmalar sonunda tesbit edilmiştir. Çocuğun TV'de gördüğü şiddete dayalı zararlı bir hareket, bir takım şartlar dahilinde daha kolay ortaya çıkmaktadır. Eğer bu davranış: a) Çocuğun problemini çözücü mahiyette, gayesine ulaşmasında yardımcı oluyor ve belli bir ihtiyacını karşılıyorsa, b) Tenkid edilmiyorsa, c) Toplum tarafından yadırganmıyorsa (Vahşi Batı'yı sergileyen filmlerdeki karakterlerin hoş karşılanması gibi), d) Hayal ürününden çok gerçeğe yakın programlarda geçiyorsa e) Çocuğun yaşadığı çevre ile aynı veya benzer zaman ve zemine sahip bir filmde geçiyorsa, f) Çocuğun karakterine uygunsa, çocuklarda davranış olarak daha çabuk tezahür etmektedir.

Peki çocuklarımızı TV'deki zararlı programları seyretmekten nasıl alıkoymalıyız? Veya seyrettiği programdan zarar görmemesini nasıl temin edebiliriz? Araştırmacılara göre bu hususta başta ebeveyn olmak üzere aile büyüklerine ve öğretmenlere büyük vazifeler düşmektedir.

Evvela çocuğun TV karşısında harcadığı vakit azaltılmalıdır. Her anne baba, çocuğuna hangi çeşit programları seyretmesi gerektiğini öğretebilir. Son zamanlarda yetersiz de olsa bu konuda bir çalışma yapılmış; çocukların TV'yi nasıl seyretmeleri gerektiği, reklamların arkasında hangi gayelerin yattığı, hayal ürünü olan bazı kahramanların, onların duygu ve davranışlarını menfî yönde nasıl etkileyeceği izah edilmiştir. Bu gibi programlan hazırlayanlara düşen vazife, herhalde bu mevzûda gerekli hassasiyeti göstermek olacaktır.

Kaynak:
Chıldhood Agression Violence David H. Croweil. İan M. Evans, C.R.O'Donnel